efkârlı

efkârlı
1. أسوان [أَسْوَان]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
2. أسيان [أَسْيان]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
3. بائس [بائِس]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
4. ترح [تَرِح]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
5. تعس [تَعِس]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
6. جريض [جَرِيض]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
7. حزن [حَزِن]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
8. حزنان [حَزْنَان]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
9. حزين [حَزين]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
10. غام [غامّ]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
11. كئيب [كَئِيب]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
12. كاسف [كاسِف]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
13. كامد [كامِد]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
14. كمد [كَمِد]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
15. محزن [مُحْزَن]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
16. محزن [مُحْزِن]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
17. محزون [مَحْزُون]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
18. مشج [مُشْجٍ]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
19. مغم [مغم]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
20. مغموم [مَغْمُوم]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
21. مكتئب [مُكْتَئِب]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
22. مكروب [مَكْرُوب]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
23. مهموم [مَهْمُوم]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
24. موحش [مُوحِش]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı
25. واجد [واجِد]
Anlamı: tasalanmış, tasalı, kaygılı

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • efkârlı — sf. Tasalanmış, tasalı, kaygılı Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Filiz Akın — (born Suna Akın in 1943 in Ankara, Turkey) is a Turkish film actress. She is one of the famous actresses in the history of Turkish cinema with more than 120 films, mostly in the 1960s and 1970 s.She studied archeology at the History and Languages …   Wikipedia

  • Filiz Akın — (* 2. Januar 1943 in Ankara) ist eine türkische Schauspielerin. Akın besuchte studierte zunächst am TED Ankara Kolleg Archäologie, bevor sie im Jahr 1962 den Schauspielerwettbewerb der Zeitschrift „Filmstar“ gewann. Sie begann ihre… …   Deutsch Wikipedia

  • nefes — is., Ar. nefes 1) Soluk 2) Şifa amacıyla hastaya okunan dua 3) Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner 4) mec. Canlılık, hayat belirtisi Bir insan daha …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”